30 Ekim 2010 Cumartesi

Allah uzaylı mı?

hira mağarasıA



Dünyamız binlerce yıldır dünya dışı yaratıkların istilası altında. Bazen aracılar bulup emirler yağdırıp kendilerine taptırıyorlar. Belkide inançla elde edilen bir tür enerjimizi sömürüyorlar.



Muhammed peygamber de bu aracılardan birisi. Kuran'da bir çok ayet insanın sürekli kabul edemeyeceği uygulamaları içeriyor. Dünya dışı canlılardan geldiği apaçık olan Kuran'daki bazı mesajlar.





Meryem suresi 98



"Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Şimdi onlardan hiçbirini görüyor musun.... "





"Lut kavmi de mesajlarımızı yalanladı. Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik" "Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları çığlık yakalayıverdi. Anında yurtlarının üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.









...onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.









" Ad halkına gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak ettik.









" Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler.






"İşte biz, onların her birini kendi günahıyla (inançsızlığıyla) yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk.






Yoksa gökte olanın üzerinize 'taş yağdıran fırtınalı bir rüzgar' göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz.





".... Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de inkârcılıkları yüzünden helak ettik"





"Kendilerinden önce, yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları helâk ettik.






Uzaylı vardır, olabilir diyerek dünya dışı mesajlar içeren bir dine inanılır mi?
Uzaylı vardır, olabilir diyerek evreni Allah yarattı denebilir mi?

Uzaylılar varsa, olabilirse Allah uzaylı olabilir mi?
Uzaylı yaratıklar bizi kontrol ediyor olabilir mi?
Allah uzaylı bir yaratık mı?
.
.
.
.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Tiyatrolar tapınak olmasaydı ne olurdu?

İnsanları yönetmek, kontrol etmek, eğitmek tiyatrolar ile de mümkün iken neden dini öğretiler ön plana çıkarıldı?

Antik kentlerin en önemli kültür yapıları kuşkusuz tiyatrolarıdır. Hemen her antik kentin büyük ya da küçük bir tiyatroya sahip olması, antik çağlardaki kültür düzeyinin yüksekliğini göz önüne serer. Antik tiyatrolar bir seferde en az bin, en fazla kırk bin seyirci alabiliyordu. Bu kadar fazla izleyiciye ulaşmak bugün bile nadir rastlanılan kültürel faaliyetler olarak kabul edilirken, antikçağda olağandı. Bugün Türkiye’de 150’ye yakın antik tiyatro vardır. Bir kısmı da toprak altında çıkarılmayı bekliyor.


Küçük şehir devletlerinin varlığıyla gelişen tiyatrolar, insanların kültürel gelişiminin sağlandığı mekanlardı. Bir şehrin en önemli yapıları arasında belirgin şekilde yer alırlardı.

Toplumu eğitme yada kontrol etme mekanizmaları Tiyato veya kilise


Güçlenen Roma imparatorluğu şehir devletlerinin sonunu getirdiği gibi toplumun yaşam anlayışının da değişmesine neden oldu. Tiyatrolar, imparatorluk yönetiminin izlediği "toplumu uyutma politikası" nedeniyle kralın elinde bulunan bir kontrol mekanizması oldu.

Roma Dönemi'nde yöneticiler tarafından şiddetin kaynağı haline
getirilen bu yapılardaki vahşi gösterilere insanlar acımasızca malzeme oluyordu.



Büyük bir imparatorluk ancak tek tip düşünen, kontrol edilen bir halk ile mümkün olabilirdi. İmparatorluğun geniş coğrafyasındaki şehirlerde farklı düşüncelerin yer alacağı ve kimin kontrolünde olduğu belli olmayan tiyatrolar ile kontrol edilemezdi.


Bu ancak tek tip düşündüren, kutsal bir kitap ile mümkün olabilirdi. Konstantin M.S 325 yılında İznik Konsilini topladı. İmparatorluk Hristiyanlığa geçiş yaptı. Amaç, Kiliseler yardımıyla merkezi bir kontrol mekanizması oluşturmaktı. Cennet cehennem ve yeniden dirilme kavramları pagan Roma askerlerini bir savaş makinesi haline dönüştürecekti.


Zaman artık tek tanrılı inanç zamanıydı.

İnsanları kontrol etmek, kültürel gelişimini sağlamak için;
ibadet eden insanlar.... tiyatro yapan insanlar


Kilisede değişmeyen öğretiler ve değişmeyen din adamı vardır. Bir kutsal kitap defalarca tekrar edilir. Dini lidere, din adamına, Tanrı’nın işine karışılmaz. Toplumsal değişim Tanrı’nın işi ve Kutsal kitap ile sabitlenmiştir.


Amaç insanlığın eğitimi ise Tiyatro da bunun için bir araçtır. Seyirci daha kutsal, yukardadır. Ezik değildir. Kendine sunulana göre sevinir üzülür. İnsan istediğine, sevdiğine değer verir, alkışlar.
Alkışlanmak için sahne değişkendir, kılıktan kılığa girer, biri gider biri gelir. Merkezi bir yere bağlı değildir. Özgürdür. Alkışladıkça toplum değişir.


Helenistik Dönem'den Erken Hıristiyanlık Dönem'e kadar antik kentlerin en önemli yapıları olan tiyatrolar, yaklaşık 1500 yıldır eski görkemini yitirdi.
Bunun nedeni, yeni bir dinin ortaya çıkmasıydı. Tek tanrılı yeni dinin ilk inananları, Roma Dönemi'nde yöneticiler tarafından şiddetin kaynağı haline getirilen bu yapılardaki vahşi gösterilere acımasızca malzeme oluyordu. Sonuçta, yüzyıllarca çekilen zulüm ve acıların simgesi haline gelen anıtsal yapılara nefret duyan halk onları terk etti, lanetledi ve bazen de tahrip etti. İlk zamanlarda insanların izlemek için akın ettiği, sanatın ve özgür düşüncenin icra edildiği bu mekanlar cazibesini yitirdi. MS 5. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı, MS 7. yüzyılda ise tamamen terk edildi.


Kuralı koyan kutsal kişi toplumu istediğine inandırır, alkışlatır.
Tiyatroda alkışlanan şeyler toplumun değerleri olur.


Bir tepede kurulu şehir devletinin tiyatroya verdiği önem!




.

23 Nisan 2010 Cuma

Depremlerin nedeni kadınlardır!

Tahran’daki Cuma namazlarını kıldıran birkaç din adamından biri olan Hüccetülislam Kazım Sadıgi, depremlerin artmasının nedeninin gayrı meşru cinsel ilişkiler ve kadınların uygunsuz kıyafetlerle dolaşması olduğunu savundu.

deprem kadın
Hüccetülislam Kazım, “Doğal felaketler bizim davranışlarımızın sonucudur” dedi. İslami kıyafet kurallarına uymayıp iyi örtünmeyen kadınların gençleri yozlaştırdığını ileri süren Hüccetülislam Sadıgi, “Gayrı meşru cinsel ilişkilerin artması yer sarsıntılarının sayısını da arttırıyor” iddiasında bulundu.

“İslami kurallar uymak dışında bir seçeneğimiz yok” diyen Hüccetülislam Sadıgi, evlilik yaşının yükselmesi ve boşanmaların artmasını da eleştirerek, bunların toplumda yıkıma yol açacağını söyledi. Sadıgi, erken yaşta evliliğin özendirilmesi ve boşanmaların önlenmesi için ortak çaba gösterilmesi gerektiğini savundu. Kaynak: milliyet

Kuran'dan ilgili ayetler:

Meryem suresi 98 ayet" Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Şimdi onlardan hiçbirini görüyor musun, yahud onların hafif bir sesini işitiyor musun?"

"Lut kavmi de uyarıları yalanladı. Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık" Kamer Suresi, 33–34

"Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları çığlık yakalayıverdi. Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır. O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır." Hicr 73–76

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar. ANKEBUT 37

Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler. HAKKA SURESİ 6

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi. SAD 3

İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. ANKEBUT SURESİ 40

Yoksa gökte olanın üzerinize 'taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar' göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz. MÜLK SURESİ 17

25:38 -".... Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de inkârcılıkları yüzünden helak ettik"

32:26 -" Kendilerinden önce, yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları helâk etmiş olmamız, daha onları doğru yola iletmedi mi?

36:31"Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. "

50:36 -" Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik,"

59:2" Ehl-i kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı…..."





İsa'yı yıldırım çarptı

Yağmuru Allah yağdırdığı gibi yıldırımları da Allah gönderir. Kuran Rad suresi 13. ayette
"O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar." açıkca ifade edilmektedir.


Kuran'da yıldırımla ilgili ayetler....

"Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi."
Zariyat 44. ayet

Bilmez misiniz ki, Allah bulutları sürer, sonra onları bir araya getirir; üstüste yığar, sen de onların arasından yağmur yağdığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir, Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır! Nur 43.

Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa’dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, "Bize Allah’ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı… Nisa153.

Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.
Kehf 40.





Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Bakara 55.

Semûd’a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı. Fussilet 17.

Gök gürültüsü Allah’ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O’nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.
Rad 13.

Bir kısmı da, karanlıklarda, gök gürlemeleri ve şimşek arasında gökten boşanan sağanağa tutulup, yıldırımlardan ölmek korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzer. Bakara 19.



Haymana'da hayvanları da yıldırım çarptı.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Şişme kadın mı verecek?

.


Biz ceylan gözlüleri,
defterleri sağdan verilenler için
yeniden yaratmışızdır;
onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini
bir yaşta kılmışızdır.
Vakia 35 - 38 ayetler। Kuran

şişme kadın,manken

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için cennette kurtuluş var, bahçeler,
üzüm bağları,
göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
içki dolu kâseler vardır.
Nebe 31.ayet

Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.
Çadırlar içinde korunmuş huri kadınlar.
Bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.

Rahman 70.ayet

Yükseklere kurulmuş döşekler,
Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir yaratma ile inşa edip yarattık.
Onları hep bakireler olarak kıldık, Eşlerine sevgiyle tutkun hep yaşıt
Sağın adamları içindir.

Vakia 34 ayet

İçinde yaslanıp dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler.
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır. İşte hesap günü size va'dedilen budur.

Sad 51. ayet


İşte bunlar Allah'ın vaadleridir
Bir çok kadından duymuşumdur, erkeklere huriler var da bize neden yoktur diye.
Bu tür sözler, müslüman kadınların imanına, edebine ve ağzına yakışmayan sözlerdendir. Muhabbetlerinin sonu hoş olmadığı gibi dinden çıkmalarına neden olur.
İmanı zayıf çevreler bu ayetlerde geçen Huriler ifadesi için, "Allah şişme kadın verecekmiş" gibi asılsız, saçma sözler sarf etmekteler. Bu idaalarını ayetlerde geçen su ifadelere dayandırmaktalar.

"...eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt .." fabrikasyon üretim iddası"
"...saklı bir yumurta gibi çarpıcı ve pürüzsüz "
"...yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar.. "
"...ve iri gözlü huriler"
"...göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar"
"...eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır."




Bu site inanırların imanlarını test etmek amacıyla hazırlanmıştır.
"Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz." Nahl 93.Ayet



2 Nisan 2010 Cuma

Eşekler Niçin Yaratıldı?

.




Kuran - Nahl 8.ayet
Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve gözlere zinet olsun diye yarattı.


Deniz neden yaratıldı?













Nahl suresi 14.ayet
İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O’dur. Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir.


Güneş ve Ay niçin yaratıldı? Peki yıldızlar?















Nahl suresi 12.ayet
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.







.

22 Mart 2010 Pazartesi

Yine Tanrı mı dağa indi?

Sina Dağı, Tevrat`a göre, Musa Peygamber öncülüğündeki İsrailoğulları`nın (İbraniler) Mısır`dan çıkarken durdukları, Musa`nın Allah ile konuştuğu ve On Emir`i aldığı yerdir!

Olay Tevrat"ta şöyle anlatılıyor:
Çıkış 19: 16 Üçüncü günün sabahı gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugâhta herkes titremeye başladı.

kuran tevrat yanardağ

Çıkış 19: 17 Musa halkın Tanrı`yla görüşmek üzere ordugâhtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular.

Çıkış 19: 18 Sina Dağı`nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.

Çıkış 19: 20 Sina Dağı`nın üzerine indi, Musa`yı dağın tepesine çağırdı. Musa tepeye çıktı

Kuran`da nasıl geçiyor?
Sina Dağı, Kuran`da "Tur-u Sina" olarak geçiyor. Tur, Arapça dağ anlamına geldiğinden çevirirken Sina Dağı diye çevriliyor.

Meryem 52.ayet "Ona, Tur`un sağ yanından seslendik ve kendisiyle gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık"

Bakara 39.ayet "Hani sizden misak almış ve Tur`u üstünüze yükseltmiştik (ve): `Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin demiştik"

Tur 1.ayet "Tur`a andolsun" diye yazıyor.

Kuran"da anlatılana göre Hz। Musa, İsrailoğulları`yla beraber Mısır"dan ayrıldıktan sonra Kızıldeniz"i geçmiş, daha sonra Sina Dağı"na doğru yönelmiş. Hz. Musa kavminden ayrılıp tayin edilen sürede Sina Dağı`na ulaşmış, "On Emir" olarak adlandırılan levhalar da Hz. Musa"ya bu sırada Sina Dağı`nda indirilmiş!

--------------------------

Nisan 2010'da İzlanda’nın Eyyafyallayöküll yanardağında yaşanan patlamalar sonucu ortaya çıkan küller Avrupa genelinde hayatı felç etti ama geçmişte yaşanan yanardağ patlamalarının yanında son olay çok küçük kalıyor. Acaba kıyamet saati yaklaştı da Allah yine dağa mı indi?
yanardağ




.

1 Mart 2010 Pazartesi

Mağaraların oluşumu

Kuran'a göre günümüzde keşfedilmeyi bekleyen mağaralar olduğu gibi bilinen mağaralar da asıl işlevinden uzak olarak turizm vb. amaçlarla kullanılmakta... Kuran'a göre mağaralar insanlara barınak olarak Arap tanrısı Allah tarafından yaratılmış....

İnsanlığa ışık tutan Kuran ayetlerinin her birinde mucizeler gizli olduğu dile getirilir.
Ayette görüldüğü gibi mağaraların oluşumu konusunda da bilgiler verilmiştir.

Söz konusu ağağıdaki ayet sayesinde Kuran'ın bilim dışılığı bir kez daha kanıtlanmıştır.


mağaralar nasıl oluştu

NAHL 81. ayet
Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.

http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=16&ayet=81





.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Alo ayet hattı

Vakıa Suresi 39. ve 40. ayetlerin iniş nedeni

Muhammed Vakıa Suresi 13. ve 14. ayetleri indirdiğini haber verip sahabeye
"Cennete gireceklerin çoğu eski ümmetlerdendir; az bir kısmı sonrakilerdendir"
Vakia 13 - 14. ayet

şeklinde anlatınca , Ömer (Hz.) buna üzülüyor! ve ağlamaklı bir şekilde Muhammed'e "Bizim cennete gidip gitmeyeceğimiz kesin değildir" diyor. Hatta Vahidi' nin Esbab-i Nuzul adlı eserine göre bu ayetin gelmesinden sonra Ömer ağlıyor.
alo ayet hattı kurandan ayetler
Ömer'in üzüntüsü! sonucu, konuya ilişkin aynı surenin 39. ve 40. ayetleri iniyor. Bu inen ikinci paket ayetlerde Ömer'e moral verecek şekilde bir düzenleme yapılıyor

Muhammed,
" Ya Ömer! Gel de Allah'ın indirdiği âyetleri işit " diyor.
söz konusu ayetler şöyledir.

" Cennete girenlerin birçoğu önceki ümmetlerden, birçoğu da sonraki ümmetlerdendir."
Vakıa, 39-40. ayet

İmam Suyuti' nin ed'Dürr'ül Mensur adlı eserine göre Muhammed, bu ayetlerden sonra Ömer'e "Artık mutlu olmalısın" diyor.


yorumlarınızı aşağıya yazabilirsiniz.

Ayetlerin anlatımı için islami sitelere de bakabilirsiniz.
http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=10140






.

20 Şubat 2010 Cumartesi

İman filtreli gözlük

iman filtreli gözlükler zararlı mı

İman filtreli gözlükler ile bakmaya başladığınızda gözleriniz bambaşka dünyaları da içine alacak şekilde genişler. Gözün görme gücüne imanın hayal gücü eklenince sonsuz dünyalara yolculuk edebilirsiniz. Uçsuz bucaksız bir evrende zamandan uzak yaşayabilirsiniz.



Düşünceye kutsiyet katarak kendilerine ve takipçilerine saadet zinciri oluşturmak amacıyla zamanın mucizevi kişileri tarafından geliştirilmiş bir üründür. İlerleyen zamanlarda mucizevi kişilerin öğrencileri ve takipçileri yeni modeller geliştirmişlerdir. Her kesimin beğenisini sağlamak amacıyla gözlüklere çağa uygun çizgiler verilmiştir. Renkli filtreler eklenerek kullaştırılan kişilerin beğenisine sunulmuştur.
Günümüzde değişik coğrafyalarda birbirinden farklı iman filtreli gözlükler beğeniyle kullanılmaktadır.

Zamanın son teknolojisi olan bu ürün ile savaşta ve barışta toplumu motive ederek mutlu olmalarını sağlamıştır.



İman gözlüğünün sağladığı bu başarı, günümüzde bilim insanları tarafından da kabul edilmektedir. İman filtreli gözlüklerini kullanan kul kişiler bunları tüm gözlük kullanmayanlara da tavsiye etmektedirler.
Size en yakın gözlük merkezine başvurarak ücretsiz gözlüğünüze sahip olabilirsiniz. Arzu ederseniz çıkışta ufak bir bahşiş bırakabilirsiniz.

Sizce iman filtreli gözlüklerin faydaları ve zararları nelerdir?

Düşüncelerinizi aşagıdaki mesaj panosuna yada Turan Dursun sitesi için tıklayınız.



Formülü tutmayan ayet için tıklayınız.
Formülü tutmayan kurandan ayetler
.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Cehennem nasıl bir yer?

Cehennem sözcüğü Arapçadan gelir. Bu kelimenin kökeni de, Ge Hinnom ve Gehenna kelimeleridir. Ge Hinnom kelimesi ise Hinnom vadisinden gelir.. Kudüs'ün güneybatısında Ammon'ların Tanrısı Molek'e kurban edilen çocukların yakıldığı yerdir burası..

Eski İsrail’de Kenan dininden olanların çocuklarını Baal ve Molek adlı tanrılara kurban etme geleneği var. Çocukları ateşe atıp yakıyorlar. Kurban olayının öyküsünde de İshak (Tevrat’ta) babası İbrahim tarafından yakılmaya götürülür. Sembolik olarak Kenan dininden kurtulmanın anlatımıdır. Bu olayın kahramanı İshak, Kuran’da İsmail’e, yakma ise kesmeye dönüşmüş.
Daha sonra, Tevrat çocukların Molek'e kurban vermelerini yasaklamıştır.

Tevrat / Levililer Bap18/21
Ve Molek'e ateşten geçirmek için zürriyetinden vermeyeceksin.

İşte İsraillilerin yeni dini bu yakmayı iğrenç birşey olarak kabul eder ve kaldırır. Sonraki dönemlerde Hinnom vadisi çöplük olarak kullanılır. Ayrıca ağır suç işlemiş kişilerin cesetleri ve hayvan ölüleri de bu vadiye atılır ve dönem dönem bu çöplük yakılır. İncil’de başlangıçta Hinnom’a atma, yani cehenneme atma, simgesel olarak kullanılan birşeyken zamanla ölümden sonra insanların gideceğpi bir yere dönüşür.

İbranicede, Ge Hinnom, Yeni Ahit'in Yunancasında ise, Gehenna olarak geçer. Kötüler burada yanarak cezalandırılacaklardır.

Hristiyanlıkta cehennem:
Markos 9: 43-47:
“Eğer elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at; çolak olarak hayata erişmen iki elli olarak Hinnom Vadisine, sönmez ateşe gitmenden iyidir. – Eğer ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at; topal olarak hayata erişmen iki ayağınla Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. – Eğer gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkarıp at; tek gözlü olarak Tanrı'nın krallığına erişmen iki gözünle Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. Orada onların kurdu ölmez ve ateşi sönmez.”

Matta 23: 13-15, 33:
Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü göklerin krallığının kapısını insanlara kapatıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmeye çalışanları bırakıyorsunuz. - Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz birine inancınızı benimsetmek için denizler karalar aşarsınız. O kişi sizden biri olduğunda ise onu Hinnom Vadisine atılacak hale getirirsiniz; hem de kendinizden iki kat beter ederek.

Ey yılanlar, ey engerekler soyu Hinnom Vadisi cezasından nasıl kaçacaksınız?

Matta 10: 28:
Sizi öldürmeye gücü yeten fakat hayattan yoksun bırakmaya gücü olmayanlardan korkmayın, asıl sizi Hinnom Vadisinde tamamen yok edebilecek olandan korkun.

Luka 12: 4-5:
Ayrıca dostlarım, size şunu söyleyeyim, bedeni öldürebilen fakat bundan ötesini yapamayanlardan korkmayın. Kimden korkmanız gerektiğini ben size söyleyeyim: Öldürdükten sonra Hinnom Vadisine atma yetkisi olandan korkun. Evet, size derim ki, O'ndan korkun. (2)

Kutsal Metin'de, Ge-Hinnom sözcüğü gökle veya başka bir yerle ilgili olarak kullanılan bir sözcük olmamıştır; Ge-Hinnom sözcüğü Dünya'daki bir yerin adıdır ve günümüzde artık çöp dökülen bir yer olmaktan da çıkmıştır.


Kuran'da Cehennem

Kuran'da 116 yerde geçer. Kuran’da her birkaç sayfada bir cehennemden sözedilir. Bazen de adı verilmeden „ateşler“, „işkenceler“, „azaplar“ şeklinde sözedilir.

40:72. Kaynar suda, sonra da ateşte yakılacaklardır.

44:43. Şüphesiz zakkum ağacı,
44:44. Günahkârların yemeğidir.
44:45. O, karınlarda maden eriyiği kaynar.
44:46. Sıcak suyun kaynaması gibi .

Kuran'a göre sadece kötüler değil, Kuran ayetlerini inkar edenler de yanarak ve işgence görerek cezalandırılacaklardır.

4:115. Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.

4:14. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Genelde Kuran esası, Muhammed'in insanları Allah'ın gazabı ile korkutarak, onlara kendi inanç şekli ve isteklerini kabul ettirmeye dayandığından, Kuran'da, cehennem konusu hemen her sürede cennet ayetlerinde olduğu gibi, çeşitli fantazilerde defalarca işlenmiştir.
Aşağıda bu ayetlerden örnekler bulacaksınız..

Casiye
43. Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.
44. Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır.

Bakara
217. Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (Insanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.

25:13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler.

22:19. Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır: İmdi, inkâr edenler için ateşten bir elbise biçilmiştir. Onların başlarının üstünden kaynar su dökülecektir!

44:48. Sonra başına azap olarak kaynar su dökün!

14:16. Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir!
14:17. Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır.

38:57.Işte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar

47:15. Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: Içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

56:52. Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
56:53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
56:54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
56:55. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56:93. Işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!

78:25. Kaynar su ve irin (tadarlar).

88:5. Onlara kaynar su pınarından içirilir.
88:6. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur,

73:13.Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var.

39:16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. Işte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.

22:20. Bununla, karınlarının içindeki (organlar) ve derileri eritilecektir!
22:21. Bir de onlar için demir kamçılar vardır!
22:22. Izdıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri döndürülürler ve: "Tadın bu yakıcı azabı!" (denilir).

23:104. Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.

25:13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler.

35:36. Inkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. Işte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız.

21:100. Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.

50:30. O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der.

7:51. O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.

66:6. Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

96:18.Biz de zebânîleri çağıracağız.

40:49. Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler.

74:27. Sen biliyor musun sekar nedir?
74:28. Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.
74:29. Insanın derisini kavurur.


Ebedi Cehennem

İslam inanırları arasında, Cehennem konusundaki genel kanı, günahkarların Cehennemde cezalarını bitirinceye kadar kalacağı şeklindedir.. Genelde, devlet hukuku doğrultusunda yürüttükleri mantık bağlamında inançlarını yapılandıran Müslümanlara göre, Cehennem'de cezasını çekenler bu cezaları bittiğinde cennete gönderileceklerdir. Ancak Kuran'ın bu konudaki söylemi farklıdır .. Kuran'a göre cehennem ebedidir.. Günahı az olan da çok olan da cehennemde ebedi olarak kalacaktır..

Aşağıda bu konuda verilen ayetler ebedi cehennem konusuna örnekdir.

Müminun

103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.
104. Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.

Bakara

39. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar.
81. Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
2:257. Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Inkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.
2:275. Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.

Diğer Ayetler

5:37. Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.

32:20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.

3:116. İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. Işte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır.

4:121. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.

4:169. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onlanrı yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır.

5:37. Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.

6:128. Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

9:17. Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır.

9:68. Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti. O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır.

10:27. Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir. Onları zillet kaplayacaktır. Onları Allah'a karşı koruyacak hiç kimse yoktur. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür. Işte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

10:52. Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın!" denilecek. Kazanmakta olduğunuzdan başkasının karşılığını mı bulacaksınız?

13:5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanlamalarına) şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların: "Biz toprak olduğumuz zaman yeniden mi yaratılacağız?" demeleridir. Işte onlar, Rablerini inkâr edenlerdir; işte onlar (kıyamet gününde) boyunlarında tasmalar bulunanlardır. Ve onlar ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacaklardır!

16:29. "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"

39:73. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler.

40:76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!

41:28. İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.

43:74. Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar.

58:17. Onların malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.

64:10. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!

98:6. Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır.

Son olarak Allah, Araf / 40 ayette, deve iğne deliğine girinceye kadar ifadeleri ile adeta alay ederek ebedi cehennemi anlatır.

Araf / 40 Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!

Meryem suresindeki ifadeler ise cehennemin herkese gösterileceği, günahkarların ise orada kalacağı anlamını taşır..

Meryem

71. İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.

72. Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.


Kaynak:
http://sargon.blogcu.com/Cehennem_ve_Seytan

http://tr.wikipedia.org/wiki/Cehennem
http://en.wikipedia.org/wiki/Ge-Hinnom
http://en.wikipedia.org/wiki/Hell

tıklayınız

.

13 Şubat 2010 Cumartesi

tebbet duası



Ebu Leheb''in gerçek adı "Abdul Uzza Bin Abdulmuttalib"tir ve muhammedin amcasıdır. Biliyorsunuz Uzza kabedeki putlardan biridir ve Abdül Uzza, Uzza''nın kulu manasına gelir.

Ebu Leheb, Muhammedin amcasıydı ve ayrıca Muhammed'in çocuk yaşlardaki iki kızı Rukiye ve Ümmü Gülsüm, Ebu Leheb'in iki oğluyla evliydi. Bu nedenle Ebu Leheb ile Muhammed dünür sayılır. Ancak müslümanlar ve muhammed, bu adamın kendisine karşı geldiği ve müslüman olmayı kabul etmediği için cehennemde yanacağını söylemişler ve bunu temsilen "ateş-kıvılcım" anlamına gelen Leheb'i kendisine lakab olarak takmışlardır. Ebu Leheb ateş babası anlamına gelir ve cehennemde ateşler içinde yanmayı temsil eder. Bir insana ismiyle hitap etmek yerine lakap takmak ne kadar etiktir yorumu size bırakıyorum.

Kuran Tebbet suresi

1- Ebu Leheb''in iki eli kurusun; kurudu ya.

2- Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.

3- Alevi olan bir ateşe girecektir.

4- Eşi de, odun hamalı (ve)

5- Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak.

İlk ayetin manası bazı yorumculara göre, "Yuh olsun Ebu Leheb''e" bazı yorumculara göre ise "Ebu Leheb''in elleri kırılsın" şeklindedir. Ancak yorumcular surede tanrı''nın "ebu lehebin elleri kırılsın" şeklinde beddua etmesine rağmen Ebu Leheb''e birşey olmamasını şöyle açıklama yoluna gitmişlerdir:

"Elin kırılması"ndan kasıt, elin cismanî olarak kırılması değildir. Bunun anlamı, bir şahsın, başarmak için herşeyini ortaya döktüğü maksadını gerçekleştirmede başarısız kalmasıdır. "

Aşağıdaki hadislerde de görüleceği üzere, müslümanşar ve muhammed Leheb''den nefret ediyodu. Bu nedenle muhammed ebu lehebe olan nefretini bu şekilde lehebe beddua ederek dile getirme yoluna gitmiştir.


Aynı şekilde çok kurnaz bir kadın olduğu rivayet edilen leheb''in karısı Ardiya da surede anılmıştır.Surede bahsi geçen Ebu Leheb''in karısının ismi "Ardiya" dır ancak ona Ümmü Cemil lakabıyla hitap edildiği de oluyordu.

Surede geçen olay tamamen bir beddua, bir dilekten ibarettir. Surede geçen olay yaşanmamıştır. Sadece ebu leheb''in ellerinin kırılması ve cehennemde yanması istenmiş, karısının da bu ateşi arttıracak odunları taşıması dilenmiştir.Bu sadece bir bedduadır.Bir dilektir.Ancak bu dilek ve beddua gerçekleşmemiştir çünkü Ebu leheb''in çiçek hastalığına yakalanıp bedir savaşından bir hafta sonra öldüğü söylenir. Bu da gösteriyorki o kadar nefrete ve bedduaya rağmen Leheb kendi "ecel"iyle ölmüştür.


Hadislere dayanılarak şu olay anlatılır:
Muhammed bir gün sabahın köründe "toplanın size diyeceklerim var" diye bağırır. Bunu duyan herkes muhammedin yanına toplanır ve gelemeyenler de temsilci gönderir. Herkes toplandığında muhammed her bir kabileyi ismi ile çağırarak "Dağın arkasında bir ordu size hücum edecek desem inanır mısınız?" der. Oradakiler "evet, çünkü biz senden hiç yalan söz işitmedik" derler. Bunun üzerine muhammed: "Ben sizi ilerideki büyük azap ile uyarıyorum" der. Bunun üzerine herkesten önce Ebu Leheb "kahrolası, bunun için mi bizi topladın!" der. Başka bir hadiste de muhammede çok sinirlenen Ebu Leheb''in, muhammede taş atmak için taş topladığı söylenir. (Müsned-i Ahmed, Buharî, Tirmizî, İbn Cerir, Müslim v.s.).

Başka bir hadise göre ise:
Ebu Leheb bir gün muhammede "Eğer dinini kabul edersem benim için ne var?" diye sorar. Muhammed de ona "Diğer iman edenlere ne varsa senin için de o var" der. Ebu Leheb: "Benim için bir ayrıcalık yok mu?" der. Muhammed, "Başka ne istiyorsun?" diye sorar. Ebu Leheb de şöyle karşılık verir: "Kahrolası din, beni başkaları ile eşit kılıyor." (İbn Cerir)

Ebu Leheb Mekke''de muhammedin kapı komşusuydu. İki ev arasında sadece bir duvar vardı. Ayrıca Hâkim b. As (Mervan''ın babası), Utbe b. Ebu Muayt, Adiyy b. Hamra ve İbnü''l Asdâu''l Hazelî de muhammede komşuydular. Bunlar muhammedi evinde de rahat bırakmıyorlardı. Muhammed namaz kılarken, üzerine keçinin işkembesini atıyorlardı. Bazen de muhammedin evinde pişen yemeğe pislik(bok) bulaştırıyorlardı. Muhammed ise dışarı çıkıp onlara, "ey kafirler, bu ne biçim komşuluk!" diye bağırıyordu. Ebu Leheb''in karısı Ümmü Cemil de (Ebu Süfyan''ın kız kardeşi) her gece, muhammed sabah erken dışarı çıkarken ayaklarına batsın diye muhammedin kapısının önüne dikenler koyardı. (Beyhakî, İbn Ebi Hatim, İbn Cerir, İbn Asakir, İbn Hişam).

Ebu Leheb''i muhammedin yemeğine bok bulaştıran, ayaklarına batsın diye ayağının altına diken koyan biri olarak gösteren bu hadislerin ne kadar sahih olduğu tartışmalıdır. Çünkü bir amca, kendi yeğenine bu tür hareketler yapamaz.Ayrıca aralarında dünürlük ilişkisi de vardır.


Hadislerde Ebu Leheb o kadar kötü anlatılırki, Ebu Leheb''in Muhammed''in oğlu Kasım''dan sonra Abdullah da vefat ettiğinde, yeğenini teselli edeceği yerde bayram yaptığı anlatılır. Ebu Leheb''in bu ölüm haberini aldığında koşarak Kureyş reislerinin yanına gittiği ve onlara Muhammed''in köksüz kaldığını müjdelemişti. Bu davranışı Kevser suresinde de anılmaktadır zaten.

Yine birçok hadise göre, Muhammed islamı yaymak için çevredeki insanlara propaganda yaptığında Ebu Leheb de muhammedi takip eder ve muhammedin hitap ettiği kitlelere "ben onun amcasıyım, o size yalan söylüyor, sizi dininizden caydırıp bir sapıklık içine çekmek istiyor" dediği söylenir.



Alıntıdır: http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=64
.

Kadını kim kapattı

Erkeğin kadın üzerine baskısı Sümerler'de yazının bulunmasıyla, o dönemin tapınak rahiplerinin erkekler çıkarına yasalar koymasıyla başladı. Önceleri kadın, Tanrı'nın özelliklerini taşıyan toprak gibi yaratıcı, koruyucu, kutsal görülürken, sonraları dinler aracılığı ile, bu özellik erkeğe aktarılarak, kadın yalnızca erkeğin yaratıcı dölünü taşıyan bir araca dönüştürüldü.

türban kadını kim kapattı kadın hakları



Kutsal kitaplarda kadının erkeğe hizmet için yaratıldığı anlatılarak kadın tutsak edildi.Tarıma saban gibi toprak işleyen işgeçler girince bunları kullanan erkek; ürünü, toprak mülkiyetini eline geçirdi. Kadın, beslenen konuma getirildi. Güç erkeğin eline geçti.

Yasalarda erkekler öne çıkarıldı, yönetimde, seçme ile seçilmede kadın yok sayıldı. Kadın alış verişten uzak tutuldu, akça (para) erkek eline geçti, toprak da. Erkek bununla yetinmedi: işi sağlama bağlamak için, kutsal kitapların Tanrı'ca indirildiğini, bunun bir Tanrı buyruğu olduğunu söyleyerek kadının karşı durmasını engelledi.


Kuran'ı incelediğimizde Muhammed'in Allahı hep erkeklere hitap ederek konuştuğunu görecek, Erkeklere bir çok ayetinde cenneti anlatırken bir ayetini bile kadınlara göndermemiştir.

Örtünme, kadının "ikincilliğini" savunan bir Tanrılı beş büyük inançdaki tümü erkek olan "Tanrının Elçilerince" uygulamaya sokuldu. Bunlar; Yahudilik, Budizm, Konfüçyüsçülük, Hıristiyanlık ile Müslümanlıktı. Tümü de birbirini izler biçimde kadını erkeğin yardımcısı olarak tanımladı. Artık Tanrı adına, kadın için erkek konuşuyor, erkek karar veriyordu. Tanrı ise "baba" takma adıyla erkekleştirildi. Peygamberleri erkeklerden gönderdi. Doğal olarak kadın "ikinciliğe" düştü. Oysa erkeği de, dişiyi de yaratan Tanrı gibi "kadındı".

Süre içinde erkek kadını öyle bir oyuncak konumuna sokmuştur ki, Heredot'a göre, Babil'de her kadının evlenmeden önce tapınakta bir erkekle yatması gerekmektedir. Böylece, tapınaklar sözde kendini Tanrıya adayan fahişeliğin yapıldığı geneleve dönüşmüştür, erkekler için.
Bu gelenek sonra Asur'lara geçmiş, bu günki Türkiye'de tapınaktan çıkıp geneleve dönüşmüştür.

Muazzez İlmiye Çığ 'a göre Sümer'de kadınların evlenmesinde bekaret aranıyordu. Sümer kadını evlendiğinde önceden delinmiş ise, kocasından boşanırken ortak edinçlerin yalnızca yarısını alabiliyordu. Bu gelenek bugün Katoliklerce sürdürülmektedir.
Kendi vücudunu Tanrı adına Tapınaklarda erkeklere adayan kadınların diğerlerinden ayrılmaları için dışarıya çıktıklarında başlarını örtmeleri gerekirdi. DÖ 1600 yıllarında bir Asur kağanının koyduğu yasa ile iş bu kez örtünme kapsamına, bütün evli ile dul kadınlar alınmış, kızlar ilesokak fahişelerine başını açma yasağı getirilmiştir. Sevişmeye tapınma ile kutsallık anlamı yüklenmiştir. Bu gelenek Babil'liler, sonra Asur'lular yoluyla Filistin'liler, oradan da İsrail'e geçmiştir. Sonra da tümü Orta Doğu'da doğan bir Tanrılı dinlere geçmiştir."Peçe" İslamiyetten önce Ortodoks Doğu Roma'da (Constantinopolis'te) kullanılmıştır. Bugün bile Ege Adalarında kapkara peçelerin içinde dolaşan "Rum Ortodoks" kadınları vardır.
Sonra bu gelenek Hıristiyanlıktan İslamiyete bulaşmıştır.Hıristiyan rahibelerinin tepeden tırnağa kapalı olması da eski Sümer, Asur fahişe geleneğinin izleridir.İşte böyle.

Ne İran'ın, ne de Arabistan'ın bir Atatürk'ü yoktu. Atatürk eski Sümer ile Asur geleneklerinden İslamiyet'e yansıyan kapanma geleneğini kaldırdı. Kadını, erkeğe hizmet eden bir varlıktan çıkarıp, erkeğin koşullarını üleşen uygar bir konuma getirdi. Erkeğin dayatmaları ile kadınlarımız yine tutsaklaştırılıyor. Yasa koyucular, din bilginleri susuyor. Siyasiler, gericiler at koşturuyor.. Cumhuriyetle kazanılmış olan eşitlik yitiriliyor.. Bu bir oyun değil bir gerçek. Baskıyla kapanmaya karşı, Sindirilmiş, inandırılmış, konu hakkında cahil bırakılmış kadınlarımız sessiz kalıyor. Bu sessizlik sürerse Ne anlamı olduğu, ne işe yaradığını bilmeden siz de kapanacaksınız.

Aynı İran'daki gibi.

İsteyen kapansız, kapanmak isteyen özgür olsun. Kapanmanın ne olduğunu bilerek....

tıklayınız.
formülü tutmayan ayetler çelişkiler
.

Allah bu mu?

Ayetler:

-"İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik"

-"Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Oğlum, Rüyada seni boğazladığımı görüyorum. bir düşün, ne dersin? dedi. O da Baba, Emrolunduğun şeyi yap. beni sabredenlerden bulursun" dedi.

-"Böylece ikisi de Allah’a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca
Biz: Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.-Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.-Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik "
Saffat 101- 107

Allah İbrahim’e gelinceye kadar iman edenlerin boğazlarını birbirine kestirmiştir.
Her şeyi bilen Allah bu ayetlerde de hiç bir şeyi bilmezmiş gibi peygamberini denemek ister. Oğlunu kesecek bir imanlıyı mükafatlandırır. İmanlı olmasını ve çağ dışı bir uygulamayı yapabilecek olmasını erdemlik sayar, iyi davranış olarak nitelendirir.... deneme yapar.

Kafanızdaki Allah bu mu?


.

Bugün Allah için ne yaptın?

.



Bugün Allah için ne yaptın?
Önceliği Allah, ibadet, dini değerleri olan bir insan, toplum düşünün...

Bugün kendin için ne yaptın?
Önceliği para ve kişisel mutluluğu olarak gören bir insan, toplum düşünün...

Bugün toplum için ne yaptın?
Önceliği, kendini sınırlandıran her şeye karşı düşünen sorgulayan bir toplum yaratma adına mücadele eden, hayvan haklarından çevre sorunlarına ve her konuda duyarlı bir insan düşünün.

Değerlerini kandırma, korkutup sindirme, sömürme üzerine değil. kültür, sevgi üzerine, kardeşlik, hep birlikte paylaşma üzerine kurulu bir toplum düşünün.


.

Allah mı Firavun mu hangisi kötü?

Firavun un sindirme anlayışı

Ayet - Taha 71
Firavun dedi ki: “Size izin vermeden önce ona imân mı ettiniz? Muhakkak ki o, gerçekten size sihir öğreten, sizin büyüğünüzdür. Bu durumda mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Ve sizi mutlaka hurma ağacına asacağım. Ve böylece hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcı imiş gerçekten bileceksiniz. dedi.



Allah ne diyor peki bu bozgunculuk çıkaranlar için

Allah ın sindirme anlayışı

Ayet - Maide 33
Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.



,

Muhammed'in cennet bahçesi

.
Allah bir Muhammed'e bir de yanındaki adamlarına bakmış ve demiş ki,

" Şüphesiz takvâ sahipleri için cennette, bahçeler var, üzüm bağları var, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar var, içki dolu kâseler var"(Nebe 31-34)

Muhammed ve adamları bunlara değer veriyordu.

Allah varsa ve günümüz toplumuna baksa bu ayetleri gönderir miydi? Demek ki bu günün toplumu ile Muhammed ve adamlarının değerleri çok farklı. Muhammed'i yazdığı ayetle değerlendirin. Bu ayeti Allah gönderdiyse Allahı gönderdiği çağdışı ayetle değerlendirin.






" Şüphesiz takvâ sahipleri için cennette, bahçeler var, üzüm bağları var, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar var, içki dolu kâseler var"
(Nebe 31-34)

Bu ayetle gaza gelen Kul yapılmış Muhammed'in askerleri cennete gitmek için ölesiye savaşırlar.

.





.

Formulu tutmayan ayet

Ayetin iniş sebebi,


Müslümanlardan bazıları sık sık Muhammed'e gelerek özel görüşme talebinde bulunuyorlardı. Önemli konulardan bahsetmez Muhammed'in değerli vaktini harcarlardı. Hem de eziyetine sebep oluyorlardı. Bu durumda Allah aşağıdaki ayeti indirerek samimi olanlarla olmayanları imtihan etti. (allah hani herşeyi bilirdi?) Hem de Muhammed'e yönelik olan eziyeti önledi. (2 haftalığına)


Muhammed ile özel görüşmek isteyen önce sadaka vermeli (muhammed'in sadaka toplayan adamına) daha sonra görüşmeye gelmesi istenmektedir. İmam (a.s)'dan bu konuda şöyle nakledilmiştir: "Bu ayet nazil olduğunda benim bir dinarım vardı. Onu on dirheme bozdurdum. Her gün bir dirhem sadaka verdikten sonra Resulullah'ın huzuruna varıp istifade ediyordum. Benim dirhemlerim bittiğinde bu hüküm de kaldırıldı."

formülü tutmayan ayet çelişkileri

Söz konusu ayetlerin metni şöyledir:


"Ey iman edenler! Peygamber ile gizli-özel bir şey konuşmak istediğiniz zaman, bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. ........." (Mücadele,12)


Bu ayetle Allah, Muhammed ile özel görüşmenin ön şartı olarak sadaka vermeyi emretmişti. Bu ayet indikten sonra, öncelikle Hz. Ali uygulamış fakat geniş çevrelerce uygulanmadığı için hükmü bir sonraki ayetle kaldırmış ve Allah onları affetmiştir.


"Gizli , özel bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." (Mücadele,13)


Mücadele 12 ayeti kısa bir süre yürürlükte kalmış, yerine Mücadele 13 ayeti inmiştir.


Siyah yazılar islami sitelerden alıntıdır!

.

5 Şubat 2010 Cuma

Ömer'in Yezdigerd'a mektubu

Yezdigerd,


İslamiyeti kabul etme teklifimi, kabul etmediğin surece, senin ve ulusunun geleceğini bereketli görmüyorum. Bir zamanlar senin ülken dünyanın yarısına hakimdi. Fakat şimdi ne duruma düştü? Orduların tüm cephelerde yenildi. Ve ülken düşmek üzere. Sana, kendini kurtarman için, bir fırsat veriyorum. Tek ve birleşik (herkes için geçerli) bir Tanrı'ya dua etmeye başla, Kainattaki her şeyi yaratan Tanrı'ya; biz gerçek Tanrı olan, onu ve mesajını dünyaya ulaştırıyoruz.

Ateşe tapma ve ülkene, ateşe tapmayı bırakmalarını emret. Gerçeğe ve bize katıl. Tek gerçek Tanrı, evrenin yaratıcısı olan Allaha tapın. Allah'a tapın ve İslam'ı kurtuluşun olarak kabul et. Pagan inanışlarını ve yanlış ibadetlerinizi bırakın, İslam'ı ve Allah'ı kurtarıcınız olarak kabul edin.


Bu şekilde, İranlıların tek kurtuluş ve barış yolunu bulacaksınız. Acemler için (Arapların özellikle İranlılar için kullandığı 'yabancı' anlamına gelen kelime. Fakat aynı anda ırkçı anlamlara da geliyor) neyin doğru olduğunu biliyorsan, benim önerimi kabul edersin.


İslam tek yoldur.


Allahu Ekber.
İmza
Müslümanların halifesi Omar İbn Al-Khattab

Şahın Ömer'e cevabı



Yaşamın ve bilginin yaratıcısı, Ahura Mazda'nın adına:


Sen mektubunda bizleri, kim olduğumuz ve neye taptığımız hakkında doğru bir bilgin olmaksızın, Allah ismindeki tanrına yöneltmek istiyorsun. Arapların halifesi pozisyonunu işgal ediyor olman etkileyici, ancak bilgin mütevazi bir Arap serserisiyle aynı, Arap Çöllerinde dolaşıyorsun, tıpkı bir çöl kabile üyesi gibi.Küçük insan (değersiz manasında), sen bana tek ve birleşik tanrıya tapınma teklifini yapıyorsun.


Ama bilmiyorsun ki, biz Persliler, binlerce yıldır tek bir tanrıya tapınıyor, günde 5 defa kendisine ibadet ediyoruz. Kültür ve sanat ülkesi olan bu ülkede, bu yıllardır normal yaşantının bir parçası.Bizler misafirperverlik ve iyi davranışları, gelenek haline getirip, dünyada tesis ederken, iyi düşünceler, iyi sözler, iyi davranışlar bayrağını elimizde tutup bunları temsil ederken, sen ve senin ataların çöllerde dolaşır, kendinizi besleyecek başka bir şey olmadığı için kertenkele yer, masum kız çocuklarınızı canlı canlı gömerdiniz.


Arap insanlarının tanrının yarattıklarına verdiği değer sıfır. Tanrı'nın çocuklarının başlarını kesiyorsunuz, savaş esirlerinin bile. Kadınlara tecavüz ediyor, kız çocuklarınızı canlı canlı gömüyor, kervanlara saldırıyor, toplu katliamlar yapıyor, erkeklerin karılarını kaçırıp mallarını çalıyorsunuz. Kalpleriniz taştan yapılmış. Biz tüm bu yaptığınız kötülükleri kınıyoruz. Tüm bu eylemleri yaparken bizlere tanrının yollarını nasıl öğreteceksiniz?Bana ateşe tapınmamı bırakmamı söylüyorsun.


Biz Persliler, yaratıcının sevgisi, yaratıcının gücünü güneşin ışığında ve ateşin sıcaklığında görüyoruz. Güneşin sıcaklığı ve ısısı gerçeğin ışığını görmemizi sağlıyor, kalplerimizi ısıtıyor, yaratıcıya yaklaşıyoruz. Birbirimize nazik ve yardımsever olmamızı sağlıyor. Bizleri aydınlatıyor, Mazda'nın Alevi ve ısısı kalplerimizi canlı tutuyor. Efendimiz Ahura Mazda'dır ve sizin onu yeni keşfetmeniz ve Allah adını vermeniz tuhaf. Ama biz sizler gibi değiliz, Biz sizlerin seviyesinde değiliz. Biz diğer insanlara yardım ederiz. Biz sevgiyi insanlara yayarız. Biz iyiliği dünyaya yayarız. Biz kültürümüzü diğer kültürlere saygımızı koruyarak, binlerce yıldır dünyaya yayıyoruz. Ancak siz Allah adına diğer insanların topraklarını işgal ediyorsunuz.


İnsanları topluca öldürüyor, kıtlığa sebep oluyor, insanlara fakirlik ve korku aşılıyorsunuz. Siz Allah adına kötülük yapıyorsunuz. Bu kötülüklerin sorumlusu kimdir?Sizlere öldürmeyi, talan etmeyi ve yok etmeyi emreden Allah mı?Yoksa Allah adına bunları yapan Müslüman kitle mi?Yoksa ikisi de mi?Çöllerin sıcağından ayağa kalkıp buralara kadar gelip topraklarımızı yakıp çorak bıraktınız.


Siz Allah'ın sevgisini insanlara askeri seferberliğinizle ve kılıçlarınızla mı öğreteceksiniz? Sizler çölde yaşayan, vahşi insanlarsınız ve bizler gibi binlerce yıldır şehirlerde yaşayan insanlara, Allah'ın sevgisini nasıl öğreteceksiniz? Bizim arkamızda binlerce yıllık bir kültür birikimi var. Söyle bana. Allah adına yaptığınız askeri seferberliğinizle, barbarlığınızla, cinayet ve talanlarınızla, bu Müslüman ordusuna ne öğrettiğiniz? Müslümanlara öğrettiğiniz ve gayrimüslimlere öğretmekte ısrar ettiğiniz şey nedir? Allah'ınızdan hangi kültürü öğrendiniz ve şimdi başkalarına neyi zorla öğretmek istersiniz?Heyhat. Bugün Ahura'nın Pers orduları sizin Allah'a tapan ordunuzca mağlup edildi. Şimdi bizim insanlarımız aynı tanrıya inanmak zorunda. Yine günde 5 defa, fakat bu kez kılıç zoruyla ve bu defa ona Allah diyerek ve Arapça dua ederek. Çünkü sizin Allah'ınız sadece Arapça anlıyor.Sana ve eşkıya takımına pılınızı pırtınızı toplayıp ait olduğunuz çöllere dönmenizi tavsiye ederim. Onları güneşin yakıcı sıcağına alışkın oldukları yerlere geri götür, kabile yaşantısına, kertenkele yemelere ve deve sütü içmelere. Senin hırsız takımının bizim verimli topraklarımızda, medeni şehirlerimizde, ihtişamlı ülkemizde serbestçe dolaşmalarına izin vermeni yasaklıyorum.


Bu kalbi taştan canavarları insanlarımızı öldürmeleri, kadınlarımızı ve kızlarımızı kaçırmaları, karılarımıza tecavüz etmeleri ve kızlarımızı Mekke'ye köle olarak göndermeleri için serbest bırakma. Onların Allah adına bu suçları işlemelerine izin verme, bu canice davranışlara bir son ver.İranlılar bağışlayıcı, sıcak, misafirperver ve saygın insanlardır.


Gittikleri her yerde arkadaşlık tohumlarını, sevgiyi, bilgiyi ve doğruluğu yaymışlardır. Bu nedenle seni ve insanlarını talanlarınız ve canilikleriniz için cezalandırmayacaklardır.Allah'ınla çölünde kalmanı rica ediyorum. Medeni şehirlerimize yaklaşma, Çünkü inandığınız fazla korkutucu ve davranışınız fazla barbarca.




İmza


İran Şahı 3. Yezdigerd




---------Kuran'daki bazı pagan ayetler

" Andolsun ki biz, dünyaya en yakın olan göğü kandillerle donattık.Bunları şeytanlara atış tanesi yaptık ve ahirette onlara alevli ateş azabını hazırladık " Mülk-5. ayet
Halk arasında yıldız kayması olarak bilinen meteorların atmosfere girince sürtünerek yanması şeytana fırlatılan tanelermiş!




Saffat 8.ayet “Onlar, artık yüce topluluğa kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak meleklerin konuşmalarından bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.”

9.“Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.”

10.“Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.” Ve “Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk

.













3 Şubat 2010 Çarşamba

Kimler Cennete Gidecek?

Bir Budist veya Hindu veya deist…ateist Ne kadar dürüst olursa olsun …….dört dörtlük bir insan olsun……

Kuran diyor ki, İslama inanmayanlar sonsuza dek cehennemde yanacaklar.. Ama Müslüman olursanız sonunda cennete gideceksiniz.

ayetler ………


Onların yaptıkları her bir iyi işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz, değersiz kılarız . ( Furkan 23 ayet)

İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. Dünyada yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir.(Hud 16)

İnkar edenlere cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Her inkarcıyı böylece cezalandırırız. (Fatır 36)

İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler (Bakara 217)

Şüphesiz ayetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. (Nisa 56)

O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek. (tevbe 35)

Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık ( İnsan 4)

Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık. (Fetih 13)

Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu uzak sapıklıktır. (İbrahim 18)

Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” (Nebe 30)

İnkâr edenler, Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler. (Beyyide 6)

Cehennemde bulunanlar cehennem bekçilerine diyecek ki, Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin. Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır. (Mümin 49)

Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler. (Furkan 13)

Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin.... (Nebe 24)

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=13309

Kölelik ve İslam


Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle veya kul denir. köle sahibine ise efendi veya mevla denir.

Kuran ayetinde,
"Allah hiç bir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan harcayan bir kimseyi örnek verir. Bunlar hic EŞİT olur mu?
Nahl:75

"Evli olan kadınlarla evlenmeniz size haramdır. Ancak, evli olan cariye savaş esiri iseler sizler onları alabilirsiniz".

(Nisa/24)

Cariyelerinizden iffetli kalmak isteyenler varsa fuhuş yapmak istemiyorlarsa, o zaman onları dünya çıkarı için zinaya zorlamayın. Her kim ki onları zinaya zorlarsa, Allah bağışlayandır, merhametlidir." (Nur/33





Kuranı okuyun, okudukça Allahın adalet anlayışını daha iyi anlayacaksınız.



.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Kuran'dan Çelişkiler

"Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır." Enfal(8/30)

‘’Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar.” Ta-Ha(20/44)

‘’Biz onu yüzbin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.’’ Saffat(37/142, 147)

18 - Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.
19 - Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.
20 - Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.
21 - Sonra baktı.
22 - Sonra kaşını çattı, surat astı.
23 - Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı.
24 - "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir."
25 - "Bu, sadece bir insan sözüdür."
26 - Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım.
27 - Bilir misin sen, nedir o sekar?
28 - Ne geriye bir şey kor, ne bırakır.
29 - Durmadan derileri kavurur.( MÜDDESSİR SURESİ )

‘’Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tağuttan kaçının” diye peygamber gönderdik.’’ Nahl(16/36)

Anlaşılmayan bir şey var mı? Yok, gayet anlaşılır. Her ümmete peygamber yolladık yazıyor. Bakalım başka ne yazılmış.

‘’Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik.’’ Furkan(25/51)

‘’Böylece biz sana Arapça bir Kuran vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın...’’ Şura(42/7)

Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!(TEVBE - 30)

’“Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak Bal’e mi tapıyorsunuz?”‘’ Saffat(37/125, 126)

‘’O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. ‘’; ‘’Ancak seçtiği resuller başka. (Onlara bildirir.)... ’’ Cin (sıra no:72,shf no:571, ayet no:26, 27 )
Açıkça anlaşılmakta ki Allah peygamberlerden başkasına gaybı bildirmem diyor.
‘’Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik: ‘’;
‘’Onu (bebek Musa’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın... ‘’ Ta-ha (sıra no:20, shf no:311, ayet no:38, 39 )
‘’Musa’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik. ‘’ Kasas (sıra no:28, shf no:384, ayet no:7 )
Bu ayetlerde Musa’nın annesine gaybın bildirildiği iki kez açıkça söyleniyor. Musa’nın annesi peygamber midir?
‘’Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.’’; ‘’ Onlar (melekler-yazarın notu) dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu... ‘’ Zariyat (sıra no:51, shf no:519, ayet no:29, 30 )
Burada da İbrahim’in karısına gayb melekler tarafından bildiriliyor.
İbrahim’in karısı peygamber midir?
Neye inanacağız şimdi?
Allah’ın bir öyle bir böyle konuştuğuna mı, Kuran’ı Allah’ın yazdırmadığına mı?


‘’... Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. ‘’ Nisa 4/82

‘’Böylece onlar Hud’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.’’ Şu’ara 26/139

Görüldüğü gibi, Hud’un kavmi onu yalanlayınca, iman edenlerde, inkarcılarla birlikte helak edilmişler.

‘’Onlar, inkar edenler ve sizi Mescid-i Haram’ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi). Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkarcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkar edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık.’’ Fetih 48/25

Burada bir tutarsızlık, keyfilik yok mudur?


Çelişki: Allah Muhammed'e gayb'ı bildirmiş midir?

‘’Ancak seçtiği resuller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resulün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resullerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin.’’ Cin (sıra no:72, shf no:571, ayet no:27, 28 )
‘’… Allah, size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). …’’ Al-i İmran(sıra no:3, shf no:49, ayet no:179 )
‘’O, ( Muhammed - yazarın notu ) gayb hakkında cimri değildir. ‘’ Tekvir (sıra no:81, shf no:581, ayet no:24 )
Bu ayete Diyanet’in dip notu ise şöyledir:
‘’Ayette, Muhammed’in vahiy yoluyla aldığı bilgileri, hiçbir şey saklamadan, olduğu gibi tebliğ ettiği ifade edilmektedir. ’’
Ayetten de anlaşılan bu zaten. Ve anlaşıldığı gibi Muhammed gaybı bilmektedir.
‘’De ki: … Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.” A’raf (sıra no:7, shf no:150, ayet no:188 )
‘’De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem... ‘’ En’am (sıra no:6, shf no:127, ayet no:50 )
Bu gruptaki üç ayete göre ise Muhammed gaybı bilmiyor. Allah’ın yazdırdığı kitapta olamayacak bir çelişki daha.
Kuran’a göre Allah önce gayb hakkında cimri değilim diyor, sonra gaybı peygamberlere bildiririm diyor, sonra da Nuh ve Muhammed’e ‘ben gaybı bilmem’ dedirtiyor. Allah böyle çelişkilerle dolu bir kitap yazdırır mı?


Çelişki: Allah peygamberleri kimlerden seçer?

‘’Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik...’’ Yusuf (sıra no:12, shf no:234, ayet no:109 )
‘’Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik...’’ Enbiya (sıra no:21, shf no:321, ayet no:7 )
‘’De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine), yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.” ‘’ İsra (sıra no:17, shf no:281, ayet no:95 )
Yukarıdaki ayetler çok açık, yalnızca ‘erkekler’ peygamber olarak gönderilmiştir deniliyor, meleklerden peygamber gönderilmediği özellikle vurgulanıyor. Peki aşağıdaki ayet ne diyor bakalım:
‘’Allah, meleklerden de resuller seçer, insanlardan da... ’’ Hac (sıra no:22, shf no:331, ayet no:75 )
Önce meleklerden peygamber yok de, sonra meleklerden de peygamber seçer de. Sonra da bu çelişkiler Allah’ın vahiylerinin eseri de, hadi ordan. O zaman cevapla bakalım;
Meleklerden seçilen peygamber kimdir? Hangi tarihte gönderilmiştir? Hangi topluma gönderilmiştir? Kuran’da neden belirtilmemiştir?
Bu zıt ayetlerden hangisine inanacak müminler?