24 Şubat 2010 Çarşamba
Alo ayet hattı
Muhammed Vakıa Suresi 13. ve 14. ayetleri indirdiğini haber verip sahabeye
"Cennete gireceklerin çoğu eski ümmetlerdendir; az bir kısmı sonrakilerdendir"
Vakia 13 - 14. ayet
şeklinde anlatınca , Ömer (Hz.) buna üzülüyor! ve ağlamaklı bir şekilde Muhammed'e "Bizim cennete gidip gitmeyeceğimiz kesin değildir" diyor. Hatta Vahidi' nin Esbab-i Nuzul adlı eserine göre bu ayetin gelmesinden sonra Ömer ağlıyor.
Ömer'in üzüntüsü! sonucu, konuya ilişkin aynı surenin 39. ve 40. ayetleri iniyor. Bu inen ikinci paket ayetlerde Ömer'e moral verecek şekilde bir düzenleme yapılıyor
Muhammed,
" Ya Ömer! Gel de Allah'ın indirdiği âyetleri işit " diyor.
söz konusu ayetler şöyledir.
" Cennete girenlerin birçoğu önceki ümmetlerden, birçoğu da sonraki ümmetlerdendir."
Vakıa, 39-40. ayet
İmam Suyuti' nin ed'Dürr'ül Mensur adlı eserine göre Muhammed, bu ayetlerden sonra Ömer'e "Artık mutlu olmalısın" diyor.
yorumlarınızı aşağıya yazabilirsiniz.
Ayetlerin anlatımı için islami sitelere de bakabilirsiniz.
http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=10140
.
20 Şubat 2010 Cumartesi
İman filtreli gözlük
Düşünceye kutsiyet katarak kendilerine ve takipçilerine saadet zinciri oluşturmak amacıyla zamanın mucizevi kişileri tarafından geliştirilmiş bir üründür. İlerleyen zamanlarda mucizevi kişilerin öğrencileri ve takipçileri yeni modeller geliştirmişlerdir. Her kesimin beğenisini sağlamak amacıyla gözlüklere çağa uygun çizgiler verilmiştir. Renkli filtreler eklenerek kullaştırılan kişilerin beğenisine sunulmuştur.
Günümüzde değişik coğrafyalarda birbirinden farklı iman filtreli gözlükler beğeniyle kullanılmaktadır.
İman gözlüğünün sağladığı bu başarı, günümüzde bilim insanları tarafından da kabul edilmektedir. İman filtreli gözlüklerini kullanan kul kişiler bunları tüm gözlük kullanmayanlara da tavsiye etmektedirler.
Size en yakın gözlük merkezine başvurarak ücretsiz gözlüğünüze sahip olabilirsiniz. Arzu ederseniz çıkışta ufak bir bahşiş bırakabilirsiniz.
Sizce iman filtreli gözlüklerin faydaları ve zararları nelerdir?
Düşüncelerinizi aşagıdaki mesaj panosuna yada Turan Dursun sitesi için tıklayınız.
17 Şubat 2010 Çarşamba
Cehennem nasıl bir yer?
Eski İsrail’de Kenan dininden olanların çocuklarını Baal ve Molek adlı tanrılara kurban etme geleneği var. Çocukları ateşe atıp yakıyorlar. Kurban olayının öyküsünde de İshak (Tevrat’ta) babası İbrahim tarafından yakılmaya götürülür. Sembolik olarak Kenan dininden kurtulmanın anlatımıdır. Bu olayın kahramanı İshak, Kuran’da İsmail’e, yakma ise kesmeye dönüşmüş.
Daha sonra, Tevrat çocukların Molek'e kurban vermelerini yasaklamıştır.
Tevrat / Levililer Bap18/21
Ve Molek'e ateşten geçirmek için zürriyetinden vermeyeceksin.
İşte İsraillilerin yeni dini bu yakmayı iğrenç birşey olarak kabul eder ve kaldırır. Sonraki dönemlerde Hinnom vadisi çöplük olarak kullanılır. Ayrıca ağır suç işlemiş kişilerin cesetleri ve hayvan ölüleri de bu vadiye atılır ve dönem dönem bu çöplük yakılır. İncil’de başlangıçta Hinnom’a atma, yani cehenneme atma, simgesel olarak kullanılan birşeyken zamanla ölümden sonra insanların gideceğpi bir yere dönüşür.
İbranicede, Ge Hinnom, Yeni Ahit'in Yunancasında ise, Gehenna olarak geçer. Kötüler burada yanarak cezalandırılacaklardır.
Hristiyanlıkta cehennem:
Markos 9: 43-47:
“Eğer elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at; çolak olarak hayata erişmen iki elli olarak Hinnom Vadisine, sönmez ateşe gitmenden iyidir. – Eğer ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at; topal olarak hayata erişmen iki ayağınla Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. – Eğer gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkarıp at; tek gözlü olarak Tanrı'nın krallığına erişmen iki gözünle Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. Orada onların kurdu ölmez ve ateşi sönmez.”
Matta 23: 13-15, 33:
Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü göklerin krallığının kapısını insanlara kapatıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmeye çalışanları bırakıyorsunuz. - Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz birine inancınızı benimsetmek için denizler karalar aşarsınız. O kişi sizden biri olduğunda ise onu Hinnom Vadisine atılacak hale getirirsiniz; hem de kendinizden iki kat beter ederek.
Ey yılanlar, ey engerekler soyu Hinnom Vadisi cezasından nasıl kaçacaksınız?
Matta 10: 28:
Sizi öldürmeye gücü yeten fakat hayattan yoksun bırakmaya gücü olmayanlardan korkmayın, asıl sizi Hinnom Vadisinde tamamen yok edebilecek olandan korkun.
Luka 12: 4-5:
Ayrıca dostlarım, size şunu söyleyeyim, bedeni öldürebilen fakat bundan ötesini yapamayanlardan korkmayın. Kimden korkmanız gerektiğini ben size söyleyeyim: Öldürdükten sonra Hinnom Vadisine atma yetkisi olandan korkun. Evet, size derim ki, O'ndan korkun. (2)
Kutsal Metin'de, Ge-Hinnom sözcüğü gökle veya başka bir yerle ilgili olarak kullanılan bir sözcük olmamıştır; Ge-Hinnom sözcüğü Dünya'daki bir yerin adıdır ve günümüzde artık çöp dökülen bir yer olmaktan da çıkmıştır.
Kuran'da Cehennem
Kuran'da 116 yerde geçer. Kuran’da her birkaç sayfada bir cehennemden sözedilir. Bazen de adı verilmeden „ateşler“, „işkenceler“, „azaplar“ şeklinde sözedilir.
40:72. Kaynar suda, sonra da ateşte yakılacaklardır.
44:43. Şüphesiz zakkum ağacı,
44:44. Günahkârların yemeğidir.
44:45. O, karınlarda maden eriyiği kaynar.
44:46. Sıcak suyun kaynaması gibi .
Kuran'a göre sadece kötüler değil, Kuran ayetlerini inkar edenler de yanarak ve işgence görerek cezalandırılacaklardır.
4:115. Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.
4:14. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.
Genelde Kuran esası, Muhammed'in insanları Allah'ın gazabı ile korkutarak, onlara kendi inanç şekli ve isteklerini kabul ettirmeye dayandığından, Kuran'da, cehennem konusu hemen her sürede cennet ayetlerinde olduğu gibi, çeşitli fantazilerde defalarca işlenmiştir.
Aşağıda bu ayetlerden örnekler bulacaksınız..
Casiye
43. Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.
44. Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır.
Bakara
217. Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (Insanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.
25:13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler.
22:19. Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır: İmdi, inkâr edenler için ateşten bir elbise biçilmiştir. Onların başlarının üstünden kaynar su dökülecektir!
44:48. Sonra başına azap olarak kaynar su dökün!
14:16. Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir!
14:17. Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır.
38:57.Işte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar
47:15. Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: Içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
56:52. Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
56:53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
56:54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
56:55. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56:93. Işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!
78:25. Kaynar su ve irin (tadarlar).
88:5. Onlara kaynar su pınarından içirilir.
88:6. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur,
73:13.Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var.
39:16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. Işte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
22:20. Bununla, karınlarının içindeki (organlar) ve derileri eritilecektir!
22:21. Bir de onlar için demir kamçılar vardır!
22:22. Izdıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri döndürülürler ve: "Tadın bu yakıcı azabı!" (denilir).
23:104. Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
25:13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler.
35:36. Inkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. Işte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız.
21:100. Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.
50:30. O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der.
7:51. O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.
66:6. Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.
96:18.Biz de zebânîleri çağıracağız.
40:49. Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler.
74:27. Sen biliyor musun sekar nedir?
74:28. Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.
74:29. Insanın derisini kavurur.
Ebedi Cehennem
İslam inanırları arasında, Cehennem konusundaki genel kanı, günahkarların Cehennemde cezalarını bitirinceye kadar kalacağı şeklindedir.. Genelde, devlet hukuku doğrultusunda yürüttükleri mantık bağlamında inançlarını yapılandıran Müslümanlara göre, Cehennem'de cezasını çekenler bu cezaları bittiğinde cennete gönderileceklerdir. Ancak Kuran'ın bu konudaki söylemi farklıdır .. Kuran'a göre cehennem ebedidir.. Günahı az olan da çok olan da cehennemde ebedi olarak kalacaktır..
Aşağıda bu konuda verilen ayetler ebedi cehennem konusuna örnekdir.
Müminun
103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.
104. Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
Bakara
39. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar.
81. Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
2:257. Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Inkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.
2:275. Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.
Diğer Ayetler
5:37. Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.
32:20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
3:116. İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. Işte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır.
4:121. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.
4:169. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onlanrı yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır.
5:37. Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.
6:128. Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.
9:17. Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır.
9:68. Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti. O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır.
10:27. Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir. Onları zillet kaplayacaktır. Onları Allah'a karşı koruyacak hiç kimse yoktur. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür. Işte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
10:52. Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın!" denilecek. Kazanmakta olduğunuzdan başkasının karşılığını mı bulacaksınız?
13:5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanlamalarına) şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların: "Biz toprak olduğumuz zaman yeniden mi yaratılacağız?" demeleridir. Işte onlar, Rablerini inkâr edenlerdir; işte onlar (kıyamet gününde) boyunlarında tasmalar bulunanlardır. Ve onlar ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacaklardır!
16:29. "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"
39:73. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler.
40:76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!
41:28. İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.
43:74. Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar.
58:17. Onların malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.
64:10. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!
98:6. Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır.
Son olarak Allah, Araf / 40 ayette, deve iğne deliğine girinceye kadar ifadeleri ile adeta alay ederek ebedi cehennemi anlatır.
Araf / 40 Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!
Meryem suresindeki ifadeler ise cehennemin herkese gösterileceği, günahkarların ise orada kalacağı anlamını taşır..
Meryem
71. İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.
72. Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.
Kaynak:
http://sargon.blogcu.com/Cehennem_ve_Seytan
http://tr.wikipedia.org/wiki/Cehennem
http://en.wikipedia.org/wiki/Ge-Hinnom
http://en.wikipedia.org/wiki/Hell
tıklayınız
.
13 Şubat 2010 Cumartesi
tebbet duası
Ebu Leheb''in gerçek adı "Abdul Uzza Bin Abdulmuttalib"tir ve muhammedin amcasıdır. Biliyorsunuz Uzza kabedeki putlardan biridir ve Abdül Uzza, Uzza''nın kulu manasına gelir.
Ebu Leheb, Muhammedin amcasıydı ve ayrıca Muhammed'in çocuk yaşlardaki iki kızı Rukiye ve Ümmü Gülsüm, Ebu Leheb'in iki oğluyla evliydi. Bu nedenle Ebu Leheb ile Muhammed dünür sayılır. Ancak müslümanlar ve muhammed, bu adamın kendisine karşı geldiği ve müslüman olmayı kabul etmediği için cehennemde yanacağını söylemişler ve bunu temsilen "ateş-kıvılcım" anlamına gelen Leheb'i kendisine lakab olarak takmışlardır. Ebu Leheb ateş babası anlamına gelir ve cehennemde ateşler içinde yanmayı temsil eder. Bir insana ismiyle hitap etmek yerine lakap takmak ne kadar etiktir yorumu size bırakıyorum.
Kuran Tebbet suresi
1- Ebu Leheb''in iki eli kurusun; kurudu ya.
2- Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.
3- Alevi olan bir ateşe girecektir.
4- Eşi de, odun hamalı (ve)
5- Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak.
İlk ayetin manası bazı yorumculara göre, "Yuh olsun Ebu Leheb''e" bazı yorumculara göre ise "Ebu Leheb''in elleri kırılsın" şeklindedir. Ancak yorumcular surede tanrı''nın "ebu lehebin elleri kırılsın" şeklinde beddua etmesine rağmen Ebu Leheb''e birşey olmamasını şöyle açıklama yoluna gitmişlerdir:
"Elin kırılması"ndan kasıt, elin cismanî olarak kırılması değildir. Bunun anlamı, bir şahsın, başarmak için herşeyini ortaya döktüğü maksadını gerçekleştirmede başarısız kalmasıdır. "
Aşağıdaki hadislerde de görüleceği üzere, müslümanşar ve muhammed Leheb''den nefret ediyodu. Bu nedenle muhammed ebu lehebe olan nefretini bu şekilde lehebe beddua ederek dile getirme yoluna gitmiştir.
Aynı şekilde çok kurnaz bir kadın olduğu rivayet edilen leheb''in karısı Ardiya da surede anılmıştır.Surede bahsi geçen Ebu Leheb''in karısının ismi "Ardiya" dır ancak ona Ümmü Cemil lakabıyla hitap edildiği de oluyordu.
Surede geçen olay tamamen bir beddua, bir dilekten ibarettir. Surede geçen olay yaşanmamıştır. Sadece ebu leheb''in ellerinin kırılması ve cehennemde yanması istenmiş, karısının da bu ateşi arttıracak odunları taşıması dilenmiştir.Bu sadece bir bedduadır.Bir dilektir.Ancak bu dilek ve beddua gerçekleşmemiştir çünkü Ebu leheb''in çiçek hastalığına yakalanıp bedir savaşından bir hafta sonra öldüğü söylenir. Bu da gösteriyorki o kadar nefrete ve bedduaya rağmen Leheb kendi "ecel"iyle ölmüştür.
Hadislere dayanılarak şu olay anlatılır:
Muhammed bir gün sabahın köründe "toplanın size diyeceklerim var" diye bağırır. Bunu duyan herkes muhammedin yanına toplanır ve gelemeyenler de temsilci gönderir. Herkes toplandığında muhammed her bir kabileyi ismi ile çağırarak "Dağın arkasında bir ordu size hücum edecek desem inanır mısınız?" der. Oradakiler "evet, çünkü biz senden hiç yalan söz işitmedik" derler. Bunun üzerine muhammed: "Ben sizi ilerideki büyük azap ile uyarıyorum" der. Bunun üzerine herkesten önce Ebu Leheb "kahrolası, bunun için mi bizi topladın!" der. Başka bir hadiste de muhammede çok sinirlenen Ebu Leheb''in, muhammede taş atmak için taş topladığı söylenir. (Müsned-i Ahmed, Buharî, Tirmizî, İbn Cerir, Müslim v.s.).
Başka bir hadise göre ise:
Ebu Leheb bir gün muhammede "Eğer dinini kabul edersem benim için ne var?" diye sorar. Muhammed de ona "Diğer iman edenlere ne varsa senin için de o var" der. Ebu Leheb: "Benim için bir ayrıcalık yok mu?" der. Muhammed, "Başka ne istiyorsun?" diye sorar. Ebu Leheb de şöyle karşılık verir: "Kahrolası din, beni başkaları ile eşit kılıyor." (İbn Cerir)
Ebu Leheb Mekke''de muhammedin kapı komşusuydu. İki ev arasında sadece bir duvar vardı. Ayrıca Hâkim b. As (Mervan''ın babası), Utbe b. Ebu Muayt, Adiyy b. Hamra ve İbnü''l Asdâu''l Hazelî de muhammede komşuydular. Bunlar muhammedi evinde de rahat bırakmıyorlardı. Muhammed namaz kılarken, üzerine keçinin işkembesini atıyorlardı. Bazen de muhammedin evinde pişen yemeğe pislik(bok) bulaştırıyorlardı. Muhammed ise dışarı çıkıp onlara, "ey kafirler, bu ne biçim komşuluk!" diye bağırıyordu. Ebu Leheb''in karısı Ümmü Cemil de (Ebu Süfyan''ın kız kardeşi) her gece, muhammed sabah erken dışarı çıkarken ayaklarına batsın diye muhammedin kapısının önüne dikenler koyardı. (Beyhakî, İbn Ebi Hatim, İbn Cerir, İbn Asakir, İbn Hişam).
Ebu Leheb''i muhammedin yemeğine bok bulaştıran, ayaklarına batsın diye ayağının altına diken koyan biri olarak gösteren bu hadislerin ne kadar sahih olduğu tartışmalıdır. Çünkü bir amca, kendi yeğenine bu tür hareketler yapamaz.Ayrıca aralarında dünürlük ilişkisi de vardır.
Hadislerde Ebu Leheb o kadar kötü anlatılırki, Ebu Leheb''in Muhammed''in oğlu Kasım''dan sonra Abdullah da vefat ettiğinde, yeğenini teselli edeceği yerde bayram yaptığı anlatılır. Ebu Leheb''in bu ölüm haberini aldığında koşarak Kureyş reislerinin yanına gittiği ve onlara Muhammed''in köksüz kaldığını müjdelemişti. Bu davranışı Kevser suresinde de anılmaktadır zaten.
Yine birçok hadise göre, Muhammed islamı yaymak için çevredeki insanlara propaganda yaptığında Ebu Leheb de muhammedi takip eder ve muhammedin hitap ettiği kitlelere "ben onun amcasıyım, o size yalan söylüyor, sizi dininizden caydırıp bir sapıklık içine çekmek istiyor" dediği söylenir.
Alıntıdır: http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=64
.
Kadını kim kapattı
Kutsal kitaplarda kadının erkeğe hizmet için yaratıldığı anlatılarak kadın tutsak edildi.Tarıma saban gibi toprak işleyen işgeçler girince bunları kullanan erkek; ürünü, toprak mülkiyetini eline geçirdi. Kadın, beslenen konuma getirildi. Güç erkeğin eline geçti.
Yasalarda erkekler öne çıkarıldı, yönetimde, seçme ile seçilmede kadın yok sayıldı. Kadın alış verişten uzak tutuldu, akça (para) erkek eline geçti, toprak da. Erkek bununla yetinmedi: işi sağlama bağlamak için, kutsal kitapların Tanrı'ca indirildiğini, bunun bir Tanrı buyruğu olduğunu söyleyerek kadının karşı durmasını engelledi.
Kuran'ı incelediğimizde Muhammed'in Allahı hep erkeklere hitap ederek konuştuğunu görecek, Erkeklere bir çok ayetinde cenneti anlatırken bir ayetini bile kadınlara göndermemiştir.
Örtünme, kadının "ikincilliğini" savunan bir Tanrılı beş büyük inançdaki tümü erkek olan "Tanrının Elçilerince" uygulamaya sokuldu. Bunlar; Yahudilik, Budizm, Konfüçyüsçülük, Hıristiyanlık ile Müslümanlıktı. Tümü de birbirini izler biçimde kadını erkeğin yardımcısı olarak tanımladı. Artık Tanrı adına, kadın için erkek konuşuyor, erkek karar veriyordu. Tanrı ise "baba" takma adıyla erkekleştirildi. Peygamberleri erkeklerden gönderdi. Doğal olarak kadın "ikinciliğe" düştü. Oysa erkeği de, dişiyi de yaratan Tanrı gibi "kadındı".
Süre içinde erkek kadını öyle bir oyuncak konumuna sokmuştur ki, Heredot'a göre, Babil'de her kadının evlenmeden önce tapınakta bir erkekle yatması gerekmektedir. Böylece, tapınaklar sözde kendini Tanrıya adayan fahişeliğin yapıldığı geneleve dönüşmüştür, erkekler için.
Bu gelenek sonra Asur'lara geçmiş, bu günki Türkiye'de tapınaktan çıkıp geneleve dönüşmüştür.
Muazzez İlmiye Çığ 'a göre Sümer'de kadınların evlenmesinde bekaret aranıyordu. Sümer kadını evlendiğinde önceden delinmiş ise, kocasından boşanırken ortak edinçlerin yalnızca yarısını alabiliyordu. Bu gelenek bugün Katoliklerce sürdürülmektedir.
Kendi vücudunu Tanrı adına Tapınaklarda erkeklere adayan kadınların diğerlerinden ayrılmaları için dışarıya çıktıklarında başlarını örtmeleri gerekirdi. DÖ 1600 yıllarında bir Asur kağanının koyduğu yasa ile iş bu kez örtünme kapsamına, bütün evli ile dul kadınlar alınmış, kızlar ilesokak fahişelerine başını açma yasağı getirilmiştir. Sevişmeye tapınma ile kutsallık anlamı yüklenmiştir. Bu gelenek Babil'liler, sonra Asur'lular yoluyla Filistin'liler, oradan da İsrail'e geçmiştir. Sonra da tümü Orta Doğu'da doğan bir Tanrılı dinlere geçmiştir."Peçe" İslamiyetten önce Ortodoks Doğu Roma'da (Constantinopolis'te) kullanılmıştır. Bugün bile Ege Adalarında kapkara peçelerin içinde dolaşan "Rum Ortodoks" kadınları vardır.
Sonra bu gelenek Hıristiyanlıktan İslamiyete bulaşmıştır.Hıristiyan rahibelerinin tepeden tırnağa kapalı olması da eski Sümer, Asur fahişe geleneğinin izleridir.İşte böyle.
Ne İran'ın, ne de Arabistan'ın bir Atatürk'ü yoktu. Atatürk eski Sümer ile Asur geleneklerinden İslamiyet'e yansıyan kapanma geleneğini kaldırdı. Kadını, erkeğe hizmet eden bir varlıktan çıkarıp, erkeğin koşullarını üleşen uygar bir konuma getirdi. Erkeğin dayatmaları ile kadınlarımız yine tutsaklaştırılıyor. Yasa koyucular, din bilginleri susuyor. Siyasiler, gericiler at koşturuyor.. Cumhuriyetle kazanılmış olan eşitlik yitiriliyor.. Bu bir oyun değil bir gerçek. Baskıyla kapanmaya karşı, Sindirilmiş, inandırılmış, konu hakkında cahil bırakılmış kadınlarımız sessiz kalıyor. Bu sessizlik sürerse Ne anlamı olduğu, ne işe yaradığını bilmeden siz de kapanacaksınız.
Aynı İran'daki gibi.
İsteyen kapansız, kapanmak isteyen özgür olsun. Kapanmanın ne olduğunu bilerek....
Allah bu mu?
-"İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik"
-"Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Oğlum, Rüyada seni boğazladığımı görüyorum. bir düşün, ne dersin? dedi. O da Baba, Emrolunduğun şeyi yap. beni sabredenlerden bulursun" dedi.
-"Böylece ikisi de Allah’a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca
Biz: Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.-Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.-Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik "
Saffat 101- 107
Allah İbrahim’e gelinceye kadar iman edenlerin boğazlarını birbirine kestirmiştir.
Her şeyi bilen Allah bu ayetlerde de hiç bir şeyi bilmezmiş gibi peygamberini denemek ister. Oğlunu kesecek bir imanlıyı mükafatlandırır. İmanlı olmasını ve çağ dışı bir uygulamayı yapabilecek olmasını erdemlik sayar, iyi davranış olarak nitelendirir.... deneme yapar.
Kafanızdaki Allah bu mu?
.
Bugün Allah için ne yaptın?
Bugün Allah için ne yaptın?
Önceliği Allah, ibadet, dini değerleri olan bir insan, toplum düşünün...
Bugün kendin için ne yaptın?
Önceliği para ve kişisel mutluluğu olarak gören bir insan, toplum düşünün...
Bugün toplum için ne yaptın?
Önceliği, kendini sınırlandıran her şeye karşı düşünen sorgulayan bir toplum yaratma adına mücadele eden, hayvan haklarından çevre sorunlarına ve her konuda duyarlı bir insan düşünün.
Değerlerini kandırma, korkutup sindirme, sömürme üzerine değil. kültür, sevgi üzerine, kardeşlik, hep birlikte paylaşma üzerine kurulu bir toplum düşünün.
.
Allah mı Firavun mu hangisi kötü?
Ayet - Taha 71
Firavun dedi ki: “Size izin vermeden önce ona imân mı ettiniz? Muhakkak ki o, gerçekten size sihir öğreten, sizin büyüğünüzdür. Bu durumda mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Ve sizi mutlaka hurma ağacına asacağım. Ve böylece hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcı imiş gerçekten bileceksiniz.” dedi.
Allah ne diyor peki bu bozgunculuk çıkaranlar için
Allah ın sindirme anlayışı
Ayet - Maide 33
“Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.”
,
Muhammed'in cennet bahçesi
Allah bir Muhammed'e bir de yanındaki adamlarına bakmış ve demiş ki,
" Şüphesiz takvâ sahipleri için cennette, bahçeler var, üzüm bağları var, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar var, içki dolu kâseler var"(Nebe 31-34)
Muhammed ve adamları bunlara değer veriyordu.
Allah varsa ve günümüz toplumuna baksa bu ayetleri gönderir miydi? Demek ki bu günün toplumu ile Muhammed ve adamlarının değerleri çok farklı. Muhammed'i yazdığı ayetle değerlendirin. Bu ayeti Allah gönderdiyse Allahı gönderdiği çağdışı ayetle değerlendirin.
" Şüphesiz takvâ sahipleri için cennette, bahçeler var, üzüm bağları var, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar var, içki dolu kâseler var"
(Nebe 31-34)
Bu ayetle gaza gelen Kul yapılmış Muhammed'in askerleri cennete gitmek için ölesiye savaşırlar.
.
.
Formulu tutmayan ayet
Ayetin iniş sebebi,
Müslümanlardan bazıları sık sık Muhammed'e gelerek özel görüşme talebinde bulunuyorlardı. Önemli konulardan bahsetmez Muhammed'in değerli vaktini harcarlardı. Hem de eziyetine sebep oluyorlardı. Bu durumda Allah aşağıdaki ayeti indirerek samimi olanlarla olmayanları imtihan etti. (allah hani herşeyi bilirdi?) Hem de Muhammed'e yönelik olan eziyeti önledi. (2 haftalığına)
Muhammed ile özel görüşmek isteyen önce sadaka vermeli (muhammed'in sadaka toplayan adamına) daha sonra görüşmeye gelmesi istenmektedir. İmam (a.s)'dan bu konuda şöyle nakledilmiştir: "Bu ayet nazil olduğunda benim bir dinarım vardı. Onu on dirheme bozdurdum. Her gün bir dirhem sadaka verdikten sonra Resulullah'ın huzuruna varıp istifade ediyordum. Benim dirhemlerim bittiğinde bu hüküm de kaldırıldı."
Söz konusu ayetlerin metni şöyledir:
"Ey iman edenler! Peygamber ile gizli-özel bir şey konuşmak istediğiniz zaman, bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. ........." (Mücadele,12)
Bu ayetle Allah, Muhammed ile özel görüşmenin ön şartı olarak sadaka vermeyi emretmişti. Bu ayet indikten sonra, öncelikle Hz. Ali uygulamış fakat geniş çevrelerce uygulanmadığı için hükmü bir sonraki ayetle kaldırmış ve Allah onları affetmiştir.
"Gizli , özel bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." (Mücadele,13)
Mücadele 12 ayeti kısa bir süre yürürlükte kalmış, yerine Mücadele 13 ayeti inmiştir.
Siyah yazılar islami sitelerden alıntıdır!
.
5 Şubat 2010 Cuma
Ömer'in Yezdigerd'a mektubu
Şahın Ömer'e cevabı
Saffat 8.ayet “Onlar, artık yüce topluluğa kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak meleklerin konuşmalarından bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.”
9.“Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.”
10.“Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.” Ve “Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk
3 Şubat 2010 Çarşamba
Kimler Cennete Gidecek?
Kuran diyor ki, İslama inanmayanlar sonsuza dek cehennemde yanacaklar.. Ama Müslüman olursanız sonunda cennete gideceksiniz.
ayetler ………
Onların yaptıkları her bir iyi işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz, değersiz kılarız . ( Furkan 23 ayet)
İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. Dünyada yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir.(Hud 16)
İnkar edenlere cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Her inkarcıyı böylece cezalandırırız. (Fatır 36)
İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler (Bakara 217)
Şüphesiz ayetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. (Nisa 56)
O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek. (tevbe 35)
Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık ( İnsan 4)
Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık. (Fetih 13)
Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu uzak sapıklıktır. (İbrahim 18)
Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” (Nebe 30)
İnkâr edenler, Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler. (Beyyide 6)
Cehennemde bulunanlar cehennem bekçilerine diyecek ki, Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin. Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır. (Mümin 49)
Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler. (Furkan 13)
Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin.... (Nebe 24)
http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=13309
Kölelik ve İslam
Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle veya kul denir. köle sahibine ise efendi veya mevla denir.
Kuran ayetinde,
"Allah hiç bir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan harcayan bir kimseyi örnek verir. Bunlar hic EŞİT olur mu?
Nahl:75
"Evli olan kadınlarla evlenmeniz size haramdır. Ancak, evli olan cariye savaş esiri iseler sizler onları alabilirsiniz".
(Nisa/24)
Cariyelerinizden iffetli kalmak isteyenler varsa fuhuş yapmak istemiyorlarsa, o zaman onları dünya çıkarı için zinaya zorlamayın. Her kim ki onları zinaya zorlarsa, Allah bağışlayandır, merhametlidir." (Nur/33
Kuranı okuyun, okudukça Allahın adalet anlayışını daha iyi anlayacaksınız.
.